
“When queers and women take their sexuality into their own hands patriarchy is lost.”
A documentary about making queer feminist porn. Östberg talks to the key participants in the film Share and they discuss their motivations for and experiences of making queer feminist porn. The women, who have come to Berlin from all over the western world, are inspiring in their commitment to making work that has a political agenda and through their articulate interviews present a reflexive and motivated feminist community in action.
Marit Östberg is from Stockholm, Sweden, currently living in Berlin. Since making her debut as a porn-film director in the acclaimed porn compilation Dirty Diaries, Östberg has continued to produce porn. She has become a part of the queer feminist porn scene that has evolved in Europe in recent years, making films that pushes ideas of who and what porn might be for. Her films have been shown and discussed at various festivals around the world.
Östberg sees porn as a creative way of working with sexual politics, wanting to expand the possibilities of being in the world. She says: “When queers and women take their sexuality into their own hands patriarchy is lost.” Östberg also makes music videos and is working as a VJ, producing images in close cooperation with musicians.

Marit Östberg ile Söyleşi
Röportaj (İngilizce): Göksu Kunak, 9 Mart 2015 / Gazette
Çeviri: Cemal Akyüz
Uzlaşmaz bir biçimde aktüel, uzlaşmaz bir biçimde seksi.
Queer feminist porno çekmeye nasıl başladınız?
İsveç’te ‘Dirty Diaries’ adlı bir feminist porno kolleksiyonuna kısa bir film çekmek için davet edildim. Daha hiç yapmadığım ve de yapmayı hayal edemeyeceğim bir şeyi yapacağımdan dolayı çok heyecanlandım. O zamanlar gazeteci olarak çalışıyor ve yazar olmak istiyordum. Sinema tecrübem yoktu, ama o toplamadaki bütün filmler cep telefonu kamerası ile çekileceğinden yapabileceğimi düşündüm. İlk filmimi çektikten sonra porno film çekmenin eğlenceli olduğunu düşündüm. Kolay olduğunu söyleyemem. Pek çok zorlukla savaştım ve hala da öyle, bir yazarken ‘iyi kız sendromu’ ile boğuşuyordum. Kendimden beklentilerim çok yüksekti ve bunu da beni sınırlandırıyordu. Birden kendimi bilinmeyen ve yasak bir dünyada buldum. Orda bana ne yapmam ya da yapmamam gerektiğini söyleyen birisi, akıl hocaları ve super egolar yoktu. Bu benim kişisel hayatımda ve yaratıcılığımda önemli bir dönüm noktasıydı.

“Sisterhood” belgeselinizi izledikten sonra oradaki üç karakterin birbirine dokunuşları beni çok etkiledi, seks yaparken yaşananlara karşı algılarım değişti. Ayrıca Berlin nGbk , ‘What is queer today is not queer tomorrow´– ‘Bugün queer olan yarın queer değildir’ sergisinde gösterilen ‘When We Are Together We Can Be Everywhere – Beraberken Heryerde Olabiliriz” filminde sizin ve ekibin film çekerken çok eğlendiğinizi de gördüm.
Tam olarak ne kast ettiğini anlamasam da algılarında değişiklik olduğunu söylemene sevindim. Evet bu porno filmleri çekerken çok eğlendik. Berlin nGbk , ‘What is queer today is not queer tomorrow – Bugün queer olan yarın queer değildir’ sergisinde gösterilen ‘When We Are Together We Can Be Everywhere – Beraberken Heryerde Olabiliriz” yıllardır üzerinde çalıştığım uzun metrajlı bir filmden alınmaydı. Kurgu için zaman bulmakta çok zorlansam da bu yılın sonunda gösterileceğini umut ediyorum. Bu hem bir porno hem de o pornonun nasıl çekildiği hakkında bir film; filmde rol alan arkadaşlarımı, kameracı kadınları ve bir yönetmen olarak beni anlatıyor. Benim için porno çekmek gündelik hayattaki tüm ilişkileri anlatan bir şey. İletişim ve karşılıklı güven içersinde çalışmak çok önemli. Bir bütün olarak kendinizle ve diğerleriyle yüzleşebilmek çok önemli – hem birbirini anlamak, hem de zayıf ya da güçlü noktaları dikkate almak. Tüm bunlar film çektiğim şu son 6 yıl zarfında elde ettiklerim ve de edemediklerim anlamına geliyor. Bu ayrıca gündelik hayatların ihtiyaçları ile bir ilişkinin günlük beklentilerinin farklarını da hatırlatan bir etmen oluyor. Bir gün güçlüyken bir gün zayıf hissedebiliyoruz. Bir yönetmen olarak tüm bu farklı ihtiyaçları her zaman gözetebilmek çok da kolay olmuyor.
“Elimizden gelenin en iyisini yapmalı ve eleştirilmekten korkmamalıyız.“
Queer feminist pornonun hangi açılarını eleştirebilirsiniz?
Bir insan içinde olduğu herşeyi eleştirebilmelidir, queer feminist porno da eleştirilmelidir. Bir şeyin adının sırf feminist ya da queer olması onun mükemmel olduğu anlamına gelmiyor. Ama hata yapma payımız olması gerektiğine de inanıyorum. Böylece o hatalardan ders alıp ilerleyebiliriz. Mesela pek çok ayrıcalıklı kurum beni porno film yaptığım için eleştiriyor. Elimizden gelenin en iyisini yapmalı ve eleştirilmekten korkmamalıyız. Bu yerinde eleştiriler beni daha derine gitmeye ve kim olduğuma nerden geldiğime bakmaya teşvik ediyor. Berlin ve Stockholm’deki queer balon köpüğüm gayet seçkin, zaten birisinin feminist inançla sonuçlarını düşünmeden kıyafetleri çıkartıp kameralar önünde sevişip porno film çekebilmesi için seçkin bir pozisyona sahip olması gerekiyor ki o gücü kendinde bulabilirsin.
Queer pornoda da heteronormativitenin akidelerini tekrar etme tehlikesi var mı?
Heteronormativiteyi tekrarlama tehlikesi her zaman mevcut. Bu her zaman onu kimin, nerede ve nasıl seyrettiğine bağlı. Meksika’dan Tayvan’a dünyanın her yerinde filmlerimi izleyenler arasında genelde orta yaş düzcinsel erkekler filmlerimi anaakım porno filmlerden farklı bulmadıklarını söylediler. Bunu ilk kez duyduğumda provoke oldum. Ama aradan yıllar geçtikçe bu tarz yaklaşımlardan artık rahatsız olmuyorum. Sonuçta bu onların düşüncesi, yapabileceğim bir şey olamaz. Bunun yerine queer feminist pornoda prodüksiyon sürecinin önemine dair konuşmaya devam ediyorum. Düzcinsel bir erkek ekrandaki vücutları ana akım gibi okuyorsa bile bu filmin yapılışı sırasındaki deneyimleri ve itici gücü filmden çıkarıp alamaz.
Queer pornonun geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Her şeyde olduğu gibi bu da bir sürü değişik yollara gidecek, bu da zaten şimdiden gerçekleşmeye başladı. Süper aktivistten süper ana akıma doğru. Queer porno çekerek çok iyi hayatlara sahip olan queer feminist film prodüktörleri oldu. Bunu kötü bir şey olarak söylemiyorum bilakis yaptıklarını harika buluyorum. (Örneğin Shine Louise Houston, Courtny Trouble). Ancak queer kelimesi metalaştıkça veya queer porno kendini tekrarladıkça ( hala queer porno için yapılabilecek ve şimdiye kadar yapılmamış çok şey var ) queer kelimesi daha fazla aktivist daha az ticari filmler yapmak isteyenlerce muhtemelen çok daha radikal bir başka kelimeyle yer değiştirecek
Türkiye’den KAOS GL web sayfanızdaki ilham aldıklarınız listesinde yer alıyor. Bütün LGBT örgütler içinde KAOS GL’de dikkatinizi çeken ne oldu?
Websayfamda sinemacı, gazeteci, aktivist olarak değişik kapasitelerde çalıştığım dönemlerde bağlantı kurduğum sanatçıların, kurumların adlarını listeledim. Onlarla İsveç’in LGBT hakları derneği RFSL’in dergisi Kom Ut’da editor olarak çalışırken tanışmıştım. Dünyanın pek çok yerindeki diğer aktivistler gibi hayranlık duyulacak bir iş yapıyorlar ve onlara gıpta ediyorum.
The Knife’ın Full of Fire şarkınının video klibini yönettin. Sırada benzeri başka bir çalışma var mı?
Şu anda bir klip daha bitirmekteyim. Tunus’tan yepyeni bir müzisyen Hiya Wal âalam’ın bir şarkısı beni çok mutlu eden bir ortak çalışma oldu. VJ olarak da çalışıyorum ve Paula Temple’ın Noise Manifesto’su ile Decon Recon’la beraber yepyeni görsellerden oluşan bir proje üzerinde çalışıyorum.
Full of Fire’dan satırlar benim bir sonraki sorum olacak. ‘Ateş doluyken, nedir arzu objen?’
Dünyanın her yerinden aktivistlerle buluşmalarım, onları dinleyişim, onlardan öğrendiğim şeyler, zayıf olmayı ve korkmayı da bilen cesur ve güçlü insanlara yakın oluşum.
Bir rüya projen var mı?
Zaten rüya projelerimin içersindeyim. Rüyalarımı çekiyorum. En büyük rüyam ise yeterince param olması, ayın sonunu nasıl getireceğimi, kirayı nasıl ödeyeceğimi düşünmemek, sırf para getiren gündelik işlerle film projelerim arasında bölünmemek. Bir barda çalışmaya o kadar da umursamıyorum (bu para için şu anda yaptığım işlerden bir tanesi) ama bu aynı zamanda çok yorucu ve de yıpratıcı.