İstanbul Sokaklarında Bir Yalnız Kurt: JİRA

JiRA, Suadiye, İstanbul (2019)
JiRA iş başında

Sokakta boyamak, bu dev şehrin içinde bana bir yerim olduğunu fark ettirdi. Her şeyden bağımsız, sadece benim olan, kendimi istediğim gibi ifade edebileceğim bir yer. Zamanla insanları, bakışlarını daha az önemser oldum ve gittikçe özgürleştim.

Jira merhaba, seni tanımayan okuyucular için kendinden bahsetmek ister misin? Ne zamandır sanatla uğraşıyorsun, şu ana kadar ne tip işler yaptın?

JİRA : Merhabalar ben Jira, aklım yettiğinden beri kendimi yetiştiriyorum. Öğrenmeye, anlamaya, öğrendiklerimi paylaşmaya çalışıyorum genel olarak. Dillerle uzun zamandır alakalıyım, okulunu bitirmeme çok az kaldı. Herkes gibi çocukluğumdan beri resim yapıyorum yada ellerimle bir şeyler üretiyorum. Sanat olarak nitelendirilebilir mi hiç düşünmedim. Ürettiğim şeyler bana ait olan bir dünyanın içinde var olan şeyler gibi geliyor. Bazen sokağa çıkıyor bazen odasına kapanıyor bu dünya.

Birkaç senedir yılbaşlarında kartpostal yapıyorum, kendim için gelenekselleştirmeye çalıştığım bir şey oldu, annemin biriktirmesi hoşuma gidiyor. Onun dışında sticker‘lar bastırıyorum yolum Copy Center’a düşünce. Galiba insanların karşılaşabileceği işlerimin büyük kısmı sokakta. Ama çoğu insanın haberdar olmadığı benim de hala keşfetmeye devam ettiğim kağıtlar, kumaşlar oyuncuklar ve çeşitli eşyalarla ürettiğim başka odacıklar da var.

Pandemide handpoke dövme yapmayı öğrendim. İnsan derisi üstüne boyamak garip hissettirdi açıkçası, kanatabilmek, derinin içine bir şey yerleştirmek. Kendi topuğuma dövme yaparken, iğneyi her saplayışımda bir spell okumaya odaklandım ve bittiğinde böylesi daha iyi hissettirdi. O zamandan beri ‘dilekli’ yapıyorum. En yakın arkadaşıma kötü rüyalardan koruması niyetiyle bir göz yapmıştım mesela.

JiRA ‘Sad Yeehaw’ grafiti

Seni daha çok sokaklara işlediğin sade ve renkli figürlerle tanıyoruz, ne zamandır grafitiyle uğraşıyorsun, senin için sokakta olmanın anlamı nedir?

Üç yıl önce spreyle tanışmıştım, o zamandan beri zaman zaman kızlar yapıyorum bazen de süslü Jira yazıyorum.

Grafitiyle tanışmam Paris’te geçirdiğim kısa sürede yaşandı, duvarlara bu gözle bakmayı orada öğrendim. Sonra İstanbul’a döndüğümde tekrar büyük şehirde yaşamak, üst üste hayatlar ve kalabalık sokaklar beni kötü hissettirdi. Yolda yürürken dikkatimi dağıtmak için duvarlara bakmaya başladım, çoğu writer‘la bu dönemde işlerini incelerken tanışmıştım.

O zamanlar Rakun’un grotesk adamları çok dikkatimi çekiyordu ki kendisiyle tanıştık. O zamandan beri ondan çok şey öğreniyorum, boyalarını ve fikirlerini her zaman benimle paylaşır, ona buradan kalpler. Bir çok şey öğrendiğim başka arkadaşların da oldu, bazıları grafitiyi bırakmamı bile söylediler.

JiRA, grafiti – İstanbul
JiRA : Train Bombing
JiRA : Train Bombing
GESk, RUKUS & JiRA
JiRA’dan mesaj: ‘Keep Going !’

Kullandığımız/ maruz kaldığımız dilin algımız üzerindeki etkisini yok sayamayız, o yüzden grafitiye erkek uğraşı derken herkesten bir kez daha düşünmesini rica ederim.

Sokakta boyamak, bu dev şehrin içinde bana bir yerim olduğunu fark ettirdi. Her şeyden bağımsız, sadece benim olan, kendimi istediğim gibi ifade edebileceğim bir yer. Zamanla insanları ve bakışlarını daha az önemser oldum ve gittikçe özgürleştim.

Ne tip insanlar asabını bozuyor?

Kaba saba insanlar keyfimi kaçırıyor. Sokakta insanlar oldukça kaba ama ben kibar kalmaya çalışıyorum.

Daha çok erkek uğraşısı olarak bildiğimiz grafitiye kadınların ilgisini nasıl değerlendirirsin?

Erkek uğraşısı olarak bakılması, öyle nitelendirilmesi ve bunun genel olarak kabul görmesi durumu pek hoşuma gitmiyor. Bunu bize söyleyen/ söyleten yine eril dilin kendisiymiş gibi geliyor. Kullandığımız/ maruz kaldığımız dilin algımız üzerindeki etkisini yok sayamayız, o yüzden grafitiye erkek uğraşı derken herkesten bir kez daha düşünmesini rica ederim.

İlk boyamaya başladığımdan beri takip ettiğim Lady K. hem kendi duruşu hem de graffiti stili olarak baya ilgimi çekiyor. Paris’te Kadına Şiddet Protestoları‘nda aktivistlerle ortak yaptıkları çalışmalar ona olan saygımı daha da arttırdı. Sassy’nin stilini de kendime yakın buluyorum. Son zamanlarda keşfettiğim Lauren Ys, Caratoes ve Hera’nın murallarını de inceliyorum.

Türkiye’de aktif boyayanlardan İstanbul’da Oslo ve Rhea, İzmir’de Riot Girl Attack beni oldukça heyecanlandırıyorlar. Özellikle Riot Girl Attack sadece kadınlardan oluşması bakımından Türkiye’de bana kalırsa parmakla gösterilecek bir grup.

JiRA’dan çatık kaşlı bir figür

Jira’yla birlikte İstanbul’da yeni kadın grafiticiler görecek miyiz, Jira’nın feminist devrimci bir yönü olduğunu düşünüyor musun ?

O yönlerimle henüz tanışmadım sanırım, ben daha çok kadın graffiti sanatçısı kategorisinde anılmanın şaşkınlığını yaşıyorum. Ben kadın Jira’dan bağımsız, sadece Jira olduğum için anılayım isterim. Bu sıfat beraberinde bir sürü başka düşünce baloncuğu getiriyor, ben o baloncuklarla ilişkilendirilmek istemiyorum. Bununla birlikte kadın grafiticiler eminim görürüz hep birlikte, böylece kadınlığın altının çizilmesine gerek kalmaz.

Bunlar haricinde son zamanlarda sokakta çok sık gördüğümüz 6284 ile alakalı işler kesinlikle görünürlüğü ve farkındalığı arttırdı. Emeği geçen herkesin ellerine, kalbine sağlık. Uygun projelerde kadın dayanışmasının sokaktaki yansıması içinde yer almak, destek vermek her zaman çok isterim.

Jira ‘Phantasy’ fanzin
Jira ‘Awareness’ fanzin

Geçtiğimiz aylarda Whydah Gally ‘37,5’ karma sergisinde yer aldın, sergiye ilişkin gözlemlerini ve yayımladığınız fanzinlere ilişkin bir şeyler söylemek ister misin?

Sergiyi düzenleyen, içinde yer alan sanatçıların bazıları sokaktan arkadaşımdı, diğerleriyle tanışmış olduk, süreç olarak başından sonuna orada olmak bana çok şey kattı. Uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımı görmek bu pandemi sürecinde ilaç gibi geldi. Evde oturup küçük çemberimizle sağlıklı kalıyoruz ama insanın sosyal bir canlı olduğunu düşünürsek çoğumuzun kendini çeşitli şekillerde gerçekleştirebilmesi için başkasına ihtiyacı var. Yani kısacası sergiler uzak kaldığım taraflarımı hatırlattı, tekrar dengelendim, bir ay kocaman bir yıl gibi dolu geçti. Sergiler başka yerlerde başka şekillerde devam eder mi bilmiyorum ama hepimizin elinde fanzinler kalmış oldu bu zamanlardan.

Fanzin yapmak fikri bir zarfın içinde uzun zamandır aklımdaydı, bu kadar arkadaşımla ve büyük writer’larla birlikte böyle bir süreç için çalışırken zarf kendiliğinden açıldı. Serginin bir parçası olarak doğmuş olsa da bizim, Oslo, Max ve benim için üzerine düşünüp oynayabileceğimiz özgür bir alan açılmış oldu.

İlk fanzinin fikri çıktıktan sonra planının oluşması, işlerin toplanıp düzenlenmesi ve baskının alınması tam 5 gün içinde olmuştu. İkincisi için de durum çok farklı değildi, istenen/ toplanan iş sayısı daha fazla olduğu için işlerin karıştığı noktalar da oldu. Tüm bu aceleden çıkıp ne yaptık diye baktığımızda elimizdeki kitapçık önemli bir arşiv olmuş oldu.

Bıyıkof ‘Awareness’ fanzin
‘Awareness’ fanzin‘den Ketum x Mutaf

İlk iki sayıda sergiye dahil olan, olmayan sokaktan insanlardan işler toplayıp, bazı kelimelerle birlikte yerleştirdik. Kelime seçkisi için kaynak olarak Psikoloji Terimleri Sözlüğü‘nü kullanmıştık. Sadece tanımlanmış olan kelimeler ve çizimlerin yan yana durmalarından dolayı birbiriyle bağlantılı olması ve aynı zamanda aralarında bu yerleştirme dışında hiçbir bağın olmaması, bu aradaki gıcık boşluk beni çok heyecanlandırıyor açıkçası.

Fanzinin ismine henüz karar vermemiş olsak da, graffiti fanzini kimliğinde bir sonraki sayıda mercek altına alacağımız kelimelerin temasını “Lubunca Sözlük” olarak belirledik. Sokakta doğmuş bir dil olarak, sürekli akan/ değişen yapısıyla birçoğumuzun öğreneceği şeyler olduğuna eminim.

Önceden tanımlanmış kelimeleri kullanmak yerine bu defa dili günlük hayatında kullanan, yeniden tanımlayabilecek LGBTİQA+cemiyetinden arkadaşlarımızla oluşturacağımız mini bir arşiv hayal ediyoruz. Sadece kelime olarak kısıtlamadan kültürü gözlemleyebileceğimiz anlardan; sahnelerden, yürüyüşlerden, fotoğraflar, yazılar, her türlü paylaşıma kalbimden açık bir davet şimdiden yapmış olayım. Sevgilerle.

Yalnız kurt JiRA

Sanatçının çalışmalarına göz atmak isteyenler :

LONE WOLF JiRA


BONUS :

intro : Catfight magazine #0 April 2005
Catfight magazine, April 2005

Catfight is a dope all female graffiti magazine based out of The Netherlands. All of their issues are available in downloadable PDF form, so check it out :

Catfight magazine – #0 April 2005

Catfight magazine – #01 July 2005

Catfight magazine – #02 October 2005

Catfight magazine – #03 April 2006

Catfight magazine – #04 August 2006

Catfight magazine – #05 December 2006

Catfight magazine – #06 August 2007 – missing !

Catfight magazine – #07 August 2007

Catfight magazine – #08 October 2008

Catfight magazine – #09 August 2009


Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s