Zifiri Karanlığın Melodisi: Kaan Akay ve Human Scum

HUMAN SCUM

Kimisi için kolay olabilir fakat duygusal dünyası biraz daha farklı olanlar için insan olmak kolay değil. Benim için en büyük dert insan olmak ve insanlarla olmak.”

Kaan Akay, uzun yıllardır İstanbul müzik sahnesinin devamlı üreten dişlilerinden biri. Kendisi için çeşitli mecralarda “drum&bass misyoneri” tanımına rastlayabileceğiniz Akay; Golem mahlasıyla çaldığı setleri, aralıksız devam eden radyo programları ve farklı janrlardan birçok müzisyen ve grupla yollarının kesiştiği davulculuk serüveniyle çok yönlü bir müzik insanı. Kariyerinin ilk solo albümünü 2022’de yayımlamış olması, oldukça şaşırtıcı elbette.

Cem Kayıran / 2022 / Bant mag.

Günün büyük kısmının geçtiği Zihni Müzik deposunda Kaan Akay ile buluştuk ve Human Scum ismiyle yayımladığı ilk uzunçaları Deceitful’a çıkan yolları, müzikle kurduğu derin bağları ve yalnız başına üretme pratiklerini konuştuk.

Kaan’ı takip edenlerdenseniz, Human Scum ismi kulağa yabancı gelmeyecektir. Ambient kayıtlara odaklandığı ve beş sene önce yayın hayatı sona eren haftalık radyo programı da aynı ismi taşıyor. Hayatın; boşanma, Avustralya’dan geri dönüş, işsizlik gibi konu başlıklarıyla kendini sıkıştırdığı bir zamanda başlayan programı; “Human Scum geri dönecek ama benim solo projem olarak” mesajıyla sonlandırdığını hatırlatıyor Kaan. “Beş sene sonra bunu gerçekleştirdim” diyor Deceitful için de.

Tıpkı radyo programı gibi, albüm de bir başka ilişki sonunu takip eden sancılı sürecin bir çıktısı. Ama solo albüm yapma isteği çok daha gerilere uzanıyor tabii. Sözü ona bırakayım:

“Hayatım boyunca sürekli ertelediğim bir şeydi. Ya çok çalıştım ya başka projeler hep bana yetti ya radyo programı ve DJlikle orayı besledim ama hep iteledim ve öteledim. Bu sefer ‘Müzik yapmam lazım yeter, bana iyi gelecek, yaralarımı saracak’ dedim. Öyle başladı biraz. Solo albüm yapmak fikri aklımda hep dönüyordu ama böyle lank diye bir şey olunca hayatımda, çok doğru bir zaman diye düşündüm.”

Deceitful’da yer alan altı şarkı, başlangıç ve varış notalarının bulanıklaştığı işitsel ve duygusal patikaları kat ediyor. Albümün dinlenebildiği yegâne mecra olan Bandcamp bile etiketlemeye dayatıyor; illa etiketlenecekse ambient, drone gibi türler ile Kaan Akay dünyasında büyük yer kaplayan drum&bass, breakbeat ya da black metal gibi referansları karıştırıp bir kelime icat etmek gerek. Dokuların, bozulmuş seslerin ve ayrıksı fikirlerin bir aradalığında saklı albümün çekim gücü.

Hepsi son dönem ürünü, kendi tabiriyle yaşadığı çöküşü ve takip eden süreci anlatmak için yazılmış şarkılar. Delirmemek için yaptığını söylüyor ve “İşe yaradı da” diyor ama bunu müzik yaptım iyileştim gibi bir romantiklikle bağdaştırmıyor. 

“Geçiyor mu hissettiğimiz şeyler? Zamanla geçiyor gibi oluyor ama hep bir yara daha ekleniyor üstüne. Her şey zamanla daha iyi oluyor mu, çok da emin değilim. Yaptım, iyi geldi bana. Tamamen geçti mi? Zannetmiyorum. Kimisi için kolay olabilir fakat duygusal dünyası biraz daha farklı olanlar için insan olmak kolay değil. Benim için en büyük dert insan olmak ve insanlarla olmak. Human Scum; ben de bir Human Scum’ım. Bunu bir şekilde müziğe ya da başka bir şeye dönüştürebiliyor muyum? Tamam o zaman. Birçoğumuz için müzik bir hobi değil; bir var olma sebebi. Eğlence de değil ama yaparken eğleniyoruz. Ben bu albümü düşünürken gülümsüyorum; yaparken ağlıyordum.” 

Kaan Akay ‘Human Scum’ 2022

Zifiri bir karanlığa batırıp yoğurduğu puslu havanın üst frekanslarını tiz ve ritmik melodik bir oyuna dönüştürüyor. 

Albümü dinlerken de sohbet edip ardındakileri öğrenirken de albümü kendi için yaptığından en ufak bir şüphem yoktu; nitekim kendisi de bunu doğruladı. “Şunlar da dinlesin, bir şeyler hissetsin” gibi bir kaygı taşımadan, kendi duygularını dinleyerek aldığı kararların şekillendirdiği bir akış dinliyoruz Deceitful’da. Kir-pas, müziğinin olmazsa olmazları ama yalnızca burada kalmıyor; her parçada başka bir duvarı kırmayı ve ters köşelere dokunmayı alışkanlık ediyor. “compulsive liars” iyi bir örnek. Zifiri bir karanlığa batırıp yoğurduğu puslu havanın üst frekanslarını tiz ve ritmik melodik bir oyuna dönüştürüyor. 

compulsive liars · human scum deceitful ℗ human scum

“Benim yaptığım ve yapacağım işlerde teknik olarak yanlışlar var ve hep olacak.”

Şarkı yazım sürecini içgüdüsel sıfatıyla tanımlamakta. Zihnini en çok kurcalayan konu olan insanlık hâllerini, elektronik kompozisyonlara taşıyabilmeyi mümkün kılan bir yaklaşım kesinlikle bu. Günümüz elektronik müziğindeki “kusursuzluğu” asla aramıyor, bilinçli olarak yola tümsekler koyuyor. Peki kararları kendi alsa da bu süreçte yaptıklarını duyacak, yorumlayacak bir kulak daha ihtiyacı olup olmadığını sorduğumda da çok net bir yanıtla karşılaştım.

“Olmadı. Bazen istemeden etkilenebiliyorsun insanların söylediği şeylerden. Çok da güvendiğim, gönderebileceğim insanlar vardı. Denedim de, bir şarkı yolladım mesela. Olaya çok teknik yaklaşacaklarını biliyordum. ‘Baslar neden mono değil?’ dedi mesela. Bu bir dans müziği değil, bir doku olarak kullanılıyor baslar diye kendimi açıklarken buldum. Yapmayayım dedim ben de. Benim yaptığım ve yapacağım işlerde teknik olarak yanlışlar var ve hep olacak.”


Extreme Parking / Live at Kargart / ÆVOM Portal 3 (2017)

EXTREME PARKING > ÆVOM Portal 3 Live X17


Kaan’ı uzun zamandır tanıyan, müzik zevkini aşağı yukarı bilen biri olarak; bu “ilk albüm”ün sürprizli ama bir yandan da tanıdık olduğu kanaatindeyim. Proudpilot’ta ya da Ağaçkakan’da davul çalan Kaan’ı da duyabiliyor, bir yandan da açıp drum&bass setlerini dinleme arzusu uyandırıyor olması itibarıyla tanıdık. “Bir kere drum&bass var, albümde de kopamadım, kopamıyorum. Bir şekilde oralara da selam vermem gerekiyor.” diyor mesela. Prodüksiyona video oyunlarından, filmlerden sample’lar da sızmış tabii. Bu anlamda Deceitful için Kaan Akay hakkında birçok şeyin karışımı demek doğru olacaktır.

Saf bir ambient albümü değil; olmasını da istememiş zaten. Bir sis bulutunun üstünü örttüğü, belirsizliğin sabit olduğu bir ses işçiliği icra ediyor. 10 dakikalık açılış şarkısı “suddenly gone”, devamında neler yaşanacağının bir fragmanı gibi. Albümün en uzun şarkısı, “Bunu en başa koyayım, dinleyecek insan zaten bu parçada elenecek ya da kalacak” diye düşünmüş; her şey lak diye ortaya çıksın istemiş. Albümün yaratım sürecinde sonik haritası ve üslubunun da kendiliğinden geliştiğini anlatıyor:

“Müzik, ona ne kadar vakit harcarsan sana o kadar geri dönüyor. Çok net bir ilişki. Herhangi bir insanla yaşadığım bir ilişkiye benzemiyor. Veriyorsun ve alıyorsun, aşırı net. Bundan 10 sene önce başlamış olsaydım, böyle bir şey olmayacaktı. Bunları yaşamamıştım, böyle bir hissiyatım yoktu, kafam çok değişti. Muhtemelen daha ritmik ya da drum&bass-vari bir şeyler yapmaya çalışacaktım. Böyle bir şey olmayacağı kesinlikle ortada.”


GOLEM ON AIR !!

The Future is Now > Golem Radio Shows


Bugüne dek müziğin üretim kısmını kolektif olarak deneyimlediği için, bunca yıllık yaşanmışlıkla bir ilk albüm yazmak ve kaydetmek yeni heyecanları da beraberinde getirmiş. Bir parçayı nasıl devam ettireceğine dair düşüncelerle uykusunun kaçtığını, tavana bakarak parçayı zihninde döndürdüğünü anlatırken “İşim gücüm olmasa, sadece müzik yapan biri olsam fıttırırım. Onu anladım.” diyor. Bir şarkı ne zaman tamamlanır, daha ne kadar uğraşmalı gibi soruları da kendisine çok sorduğu bir dönem olmuş. Nihayetinde o an hissettiklerini muhafaza edecek şekilde, çok aşırı düşünme seanslarına dalmadan tamamlamış albümü. 

Kaan Akay, kendisini “çok fazla şeye takılan, tepkili biri” olarak kodluyor. Dolayısıyla her zaman söyleyecek bir şeyleri olacak. Sinirlendiği ve üzüldüğü şeyleri yansıtan albümündeki şarkı isimleri bile sitemkâr. Bunun söyleyemediği ya da konuşamadığı bazı şeylerin dışavurumu olduğunu düşünmekte. Hatta ilerideki işlerinde de benzer bir yaklaşımı olacağından emin. Müzik yapmayı sakinleşmek ve dert ettiği şeyleri başka türlü açıklamaya çalışmak için bir pratik olarak görüyor. Ama şarkı ismi belirlemek hakkında yaşadığı ikilemler de olmuş elbette:

“Yeni şarkılarıma falan koyduğum isimlere de bakıyorum; üzüldüğüm ya da kızdığım şeyler çoğunlukla. Bunlar da çok eğlenceli şeyler olmuyor tabii. dinleyicinin de kafasına şarkı ismiyle tık diye bir şey atıyorsun. Tehlikeli bir şey aslında. Kimisi senin verdiğin isimden çok farklı bir şey hissedebilir. O da bir handikap. Neticede bu benim albümüm, ben bunları hissediyorum, yapacak bir şey yok.” 


Proudpilot ‘O.B.D.” 2012

“Biraz karanlık tabii. Tercihim hafif fütüristik bir oyun olması olabilir. Bilim kurgu hayatımda çok fazla var. Dinlediğim müzikte de izlediğim şeylerde de oynadığım oyunlarda da var. Pis bir şey olması gerekiyor.” 

Oyun müziklerinin ve genel anlamıyla video oyunlarının Human Scum albümünde büyük bir ilham kaynağı olduğu ortada. Kaan kendini bu kültüre adamış bir gamer aynı zamanda. Hâliyle “Deceitful’un nasıl bir oyuna eşlik etmesini dilerdin?” diye sormam gerekiyor. Gülerek yanıtlıyor.

“Biraz karanlık tabii. Tercihim hafif fütüristik bir oyun olması olabilir. Bilim kurgu hayatımda çok fazla var. Dinlediğim müzikte de izlediğim şeylerde de oynadığım oyunlarda da var. Pis bir şey olması gerekiyor.” 

Kapanışı güzel bir haberle yapalım: İlk solo albümün çıkması yıllar sürmüş olsa da takip edecek Human Scum kayıtları için uzun uzun beklemeyeceğiz. Hatta mayıs ayında Özge Ürer’in “Kartallar” şarkısına yaptığı bir remiks buralarda olacak. Arada sürpriz bir albüm bile olabilir. Peki Deceitful sahneye taşınacak mı? Nasıl taşınacak? Ne zaman taşınacak? Bunlar da şimdilik yanıtını bekleyen sorular. Hem biz hem Kaan Akay için. / Röportaj: Bant mag.

Kaan ‘Golem’ Akay

KAAN AKAY X HUMAN SCUM


Defansa Karşı Ofans: Punk Rock Vegan

Bugün bir sürü insan, içinde yaşadığımız toplumu reddediyor. Bu insanların sayısı her geçen gün artıyor. Kimileri bunun iyi bir şey olduğunu düşünebilir, ama bence bu, giderek büyüyen çevre krizine bir çözüm değil. Uygar toplumdan el etek çeken bu insanlar, medeniyet dediğimiz bu ölesiye yarışa katılanlardan bir gömlek yukarda olabilirler, ama çoğu, hepimizi öldürmekte olan bu makineyi parçalamak için hiçbir şey yapmıyor. Bence, tüketim toplumundan kaçan ama onunla savaşmayan insanlar, korkaklar. Savaşmak derken, tüketimcilikten uzak durmayı kastetmiyorum, bütün yaşam formlarını tehdit eden ve yok eden lanet olası şirketleri yerle bir etmeyi kastediyorum. Doğru, alternatif yaşam yollarını yeniden öğrenmemiz gerekiyor, ama doğayla iç içe yaşamayı yeniden öğrenmek bu denklemin sadece bir tarafı, çünkü doğayla istediğiniz kadar barışık yaşayın, her şey ölürse siz de ölürsünüz. İşte bu yüzden o şirketlere durmadan, acımadan saldırmanız gerekiyor, çünkü onlar ekosistemlerimize tam da bunu yapıyorlar. Havamız, suyumuz, toprağımız saf zehirden ibaret olduğunda o küçük eko-köylerimiz bir boka yaramaz. Tüketim zihniyetini yok etmeliyiz, ama daha da önemlisi, tüketimciliği yaratan ve sürdüren kurumları yok etmeliyiz. İnsanlar, uyanık oldukları saatlerin çoğunu çalışarak ve onlara zaman ve enerji kazandıran eşyaları satın alarak rahata ve güvenliğe kavuşacaklarına inandırılıyor. Bunun saçmalığını gören tek kişi ben miyim? Neyse ki hayır. Ama bu saçmalığı görenlerin, bu çalış/tüket/geber kültürüne katılmaktan vazgeçseler bile ona katılan başkalarının bizi zehirlemeye devam edeceğini görmeleri gerekiyor. En etkili taktik, bu kanserli toplumu var eden fabrikaları, enerji tesislerini ve laboratuvarları yıkarak tüketimi daha üretim noktasındayken yok etmektir. Sanayi toplumunu yıkmaya harcanmayan her saniye, kendimizle birlikte tüm diğer canlıların yok edilmesine göz yummak demektir.

Yeryüzü savunucusu/ anarşist tutsak Craig “Critter” Marshall

36 adet cipin kundaklanmasından 5 yıla mahkûm

13797662, 777 Stanton BLVD., Ontario, Oregon 97914 ABD

çeviri: Bukalemun (Seppuku fanzin’den alıntıdır.)


Punk Rock Vegan Movie is a feature-length documentary written and directed (and shot and scored) by Moby. It looks at the surprising history of punk rock and animal rights activism, features interviews with dozens of punk rock legends, and also cameos from Bagel the dog, the devil, and a boardroom of demons.

punkrockveganmovie.com


EXTRA:


Notes from Lumineh: Praying to the Sun

Lumineh

I hope the snails to unite a crown above my head, dragonflies to shimmer on each of my finger tip, blueberries to smear my cheeks, lips and nipples, moss to cover my feet, mushrooms to grow and rot in heartbeat on my chest, live shadows trees and sun tattoo on my skin, open gateways in my eyes, unlift the mist of faraway memories, worms to moist the aromatique earth..

can go on, should write a little holy book of all this to become holy again, then phouuuff! Will I even get back to who I was. Or regain the Godliness that comes within, or maybe it’s all delusional. Maybe it’s all fake. All nothing. A poetic charlatan.


Half a year ago, before sunset I had an encounter, while walking in the forest.

I heard something from the bushes and was sure it was an animal movement I wasn’t familiar with, I stop, looked that direction. Something looked back at my direction, started walking to me as if we’ve met before. I had never seen a badger in my life before. I wasn’t even sure what the heck was walking towards me this fast. It stopped, I take my hand out for it to sniff (that’s ‘hi’ in animal language). It reached, and to my mistake I say ‘hi’ in human. That was unnecessary. And it turned away walked back in the woods.

I stood there like some minutes what just had happened and where I did wrong. Not that we were gonna sit and have tea or anything; I believe it was the ‘hi’. But also at that moment skunk came into my mind and wondered if it does such attacks, and a bit of fear appeared. I also believe that was it.

In nature, if another fears, it means it has a higher chance of attacking. Same for human psychology tho.

We’re just not aware of it.

And is why we often walk away from people sometimes unknowingly. We smell fear.

It was a very cute badger. Very big!!

Peek into the amazing secret life of badgers

Celebrating the sunshine

And so we fantasize.. fictionalize.

Sensual soft foreplay with sun is spring.

Spring is sexy as f.

So is imagination.

Unsharable realm is for those who does not have the emotional budget to actualize.

It’s made for this. Nothing lost, nothing gained is the agreement. Not compared to what can be lost or gained in real life.

I love people.

But that love is kept fresh at a distance. For you burn if too close to sun. drown too close to water.

I do not know the balance.

I am a clumsy magician.

And people are too important to experiment with. I stay put. I breathe. I focus.

Open to learn. but doubt.

Very weird time to be alive.as always. Changing, learning. Nature cycles are holding my hand. Teaching me what it has been doing over centuries.

Processing.

I am not not drawing or painting.

I am processing the change. I give space to loss. But also space for new.

It’s like I went someplace and observed myself, my life and everyone else from a distance. And I am very suprised over the things I see.

Having such a wow moment, like a documentary. But also calm.

This is new.

I don’t really desire, I do but then like a separate entity. A color pops up, a shape and it moves and flies away.

I desire to be able to take care of myself. Permanently.

I hope to understand people much more on a different level, with whatever I have, and same the other way around.

I am super busy. And I pray.


Lumineh at work observing the secrets of nature

It’s just about absorbing spring. Knowing it will end, trying to hold on to it before it even really began. Trying to observe from every angle with every light.

Not feeling enough.

Not enough for this world.

Not even close to be for this world.

Because it’s so big. It’s so much. And I so limited, like I am not paying enough respect. Not giving enough attention.

Feeling less-than because I don’t have enough to give.

I am deficit. Like I have malabsorption of nutrients, I can’t absorb enough of what I am experiencing, seeing, feeling. Like my lenses are broken.

This analog photography gadget I found in my father’s stuff, you look down in, you see straight ahead somewhere else and it’s very dusty. It’s a different lens.

You shed a light and move it and all details change.

Then the magic of shadow. Imprint it on me. I want to absorb as possible. Tattoo it on my skin. But it moves. And there is no way to hold on to nature. It moves. All the time. Same essence. Untamable. Super annoying. Humans can not control. It must be stressful on us.

You can’t hold on and encapsulate the pleasant and can not eliminate the discomfort. You might have money. But you still can not capture spring. Spring is never for you. How rejected I feel by spring.

My inside mimics everything happening outside. Knowing I can not replicate the feeling for rest of the year.

The inside and outside. Would it be possible to become spring if I were to leave the body?

This has always been the wonder.

Feeling left out as a human. Like wolfdogs, not a wolf, neither a dog. Stuck inbetween.

We are not unnatural, yet we are not entirely nature now are we? Don’t you feel this alienation while walking a vast forest? Don’t you love it?

You can feel the connection and feel home, yet the alienation and be fascinated. Which other living thing on earth is fascinated by nature as we are?

Which living thing copies images of flowers on their walls, mass produce leave patterns on kitchen towels, give soft grizzly bear replicas to babies. Over and over in all different perspectives, perceptions, shapes,forms and materials.. as if there is a malabsorption.. and it’s just not enough.

We are those aliens.


Lumineh, drawing (wip) ink on paper, 2022

This massive mess of a being I am. Entangled myself in my own hurricane. Blended into a gew of a thousand slugs. Sits right at the center of my chest. I can’t get oxygen. Veins going dry sometimes. Crumbles into dust blown to the other end of existence by the wind of my very own hurricane. Particles everywhere and NOWHERE. My very own supernova explosion.

Yeah glamorizing it much. It’s nothing as glamorous as a star explosion not gonna lie.

…old incomplete drawing, as usual.


We need more nature

Tree photobooth.

Smell it, hug it, love it, take a rest on it. When a tree hugs you, everything becomes perfectly clear. Everyone is perfect & nothing matters. As it really is.

For me to make art again, something I have within needs to somehow feel unobligated to anything and anyone in any sense.

And that is only possible with sovereignty.

So I take it as it is.

Maybe it’s all in the mind. Sovereign mind. ‘Obligated’ is perhaps a state of mind. And I feel too human right now to be anything else that I am.

I was blissed living in my head before. People hate that. They have to point out everything you must do, because that’s the way to do it and you are ridiculous if you don’t.

Neurodiverse is a made up thing for most.

I am struggling with integrating my new found power in a way that I can attune to that non human free beast within in me.

And that might mean finding a way to support myself in the way both sides are happy. And I am really struggling with that idea. The beast does not like to comply, it does not understand I need to do boring stuff for us to climb trees and dream. It refuses the numbers in a bank account. For it, it does not exist. Beast frowns. My beautiful beast. I don’t want to deny you. I would choose you over human.

We gotta attune. We gotta find a way to make it magical, still.

Black panther resting in its nest

🦇 Mine Sübiler 🌟

Turkish/ Danish Visual Artist


Cadı Olmaktan Korkmamalıyız! (Söyleşi 2021)