
işlek bir hayatın rengarenk siyahı
ya da zurnanın zırt dediği
Taylan Onur
son sert dumanı son güçlü çizgiyi otuzumda bıraktım
otuzdan düşsün gerisin geriye dünya zamandan
çürüyüşümü dikkatle izledim aynamdan
ona yanlışlardan bahsettim
kıskıvrak yakalanmış kısrakların nasıl ivme kaybettiğini tosba sokakta
bir gök yaşar artık inzivasında geçmiş zamanın
tıka basa dolu kipleri
kirpikler ipek ama evhamlı
türk mü bilmem elbette
ölçmeden hiç hayallerinden birini
kıskanmadım da hiç
son sert duman son güçlü çizgiyi otuzumda bıraktım
otuzdan düşsün diye volta
kesme önümü
ölmeden önce kaçıncı gök bu kaçıncı türk
yaşar kendinde giderek ölmeden
dipdiri
yasu dediler mi karşı kıyıdan
cevap versem hain olacağım
küfür etsem barbar
otuzumdan sonra duymayı bıraktım
dil bir göğe değse bir yere
salya sümük ağlarım
yine de anlamam
korkma
ışıkları bağladım bir makaraya
sardırdım
elimdeki yumakla yeni günü ördüm kendime
otuzumdu bu son
Libidinal cinnetin lirik tezahürü… Ehlileşmiş, düzenliliği kural bellemiş dile, serbest vezin, sağlı sollu girişiyor Taylan Onur.
Gökhan Gençay
Bu aşağılık tımarhanede binlerce yıldır tek geçerliliğini koruyan o eski his hâlâ çok taze: İyi bir enstrüman çalabilirsen kapitalizmin zehrini uyuşturma gücü bulursun…
Göktürk Yaşar
Kirlenmiş hayatın ilkel aynı zamanda sert anları. Cehennemin sakin izdüşümü ve sözcüklerin yeni başkaldırısı. Taylan Onur ile Erdem Çılgın’dan edebi bir düello…
Uğur Karabürk
kafkavâri bir koyuluğu + tam da (en damarın zor x bulun duğu yerden z,erk ediyo) + r = metin: taylan onur çizim: erdem çılgın
tam bir

anlatısı
Umut Yalım

> Sıradan Günahlar Cehennemi

❤️❤️❤️❤️❤️❤️
LikeLiked by 1 person