
Kabuğunu At, Kendi Boşluğuna Kulak Ver!
Gökhan Gençay
Bazı albümler, seni içine çekmek için yalvarır. Bazıları ise yumruk gibi gelir, suratını dağıtır ve seni o enkazın içinde bırakır. Private Music ikinci kategoriye ait. Ama bu yumruk öyle rastgele savrulmuş olanlardan değil; tam çeneye oturan, planlı, hesaplı ve bir o kadar stilize bir aparkat.
Beş yılın ardından Deftones muhteşem bir geri dönüşe imza attı. Küçük harflerle, sessiz bir meydan okumayla karşımızdalar: private music.
Albümün ilk şarkısında “My Mind Is a Mountain” diye sesleniyorlar. Ve evet, zihin gerçekten bir dağa benziyor. Tırmanıyorsun, düşüyorsun, tırmanıyorsun, yine düşüyorsun. Ama zirvede seni bekleyen şey huzur değil: daha fazla rüzgâr, daha fazla yükseklik. Chino Moreno’nun sesi, oksijen maskesi olmadan da nefes alınabileceğini hatırlatıyor resmen.
Sonra “Ecdysis” başlıyor. Yılan derisini bırakıyor. Her dinleyişte bir parça daha soyuluyor. Şarkı dinleyeni güzelleştirmiyor; tam tersine, çirkinliğini parlatıyor. Çünkü çirkinlik gerçek. Ve gerçek, bugünün dünyasında hâlâ en lüks şey.
“Souvenir”, altı dakika boyunca beynin içinde yankılanan boş bir tünele denk. Karanlıktan çıkıp ışığa doğru yürümeye çağırıyor, ama ışık da en az karanlık kadar rahatsız edici.
En sert tekme nerede mi geliyor? “Cut Hands” diyeyim o zaman. Davullar makineli tüfek, gitarlar jilet gibi. Kanatıyor mu? Hem de nasıl! Devam etme arzusu kalıyor mu? Mecbursun. Çünkü Deftones dinlemek esasen bir tür self destruction.
Ve kapanışta “Departing the Body”. Ölümü düşündüren anların soundtrack’ı. Ama nedense garip şekilde umutlu. Çünkü her ayrılış aynı zamanda bir yeniden doğum. Şunu dedirtiyor insana: “Evet, ben hâlâ buradayım ve hâlâ yaşıyorum.”
Prodüksiyon temiz, ama kesinlikle cilalı değil. Nick Raskulinecz’in elleriyle ayarlanmış bu ses, dinleyiciye doğrudan bir ayna tutuyor. Herkes kendi suratındaki çatlakları görüyor ve o çatlaklar gerçek.
Private Music, Deftones’un en parlak albümü değil tabii ki, ama muhtemelen en dürüst albümü. Çünkü kimseyi avutmaya çalışmıyorlar. Acıyı estetize etmiyorlar. Aksine, “Al işte, senin acın budur,” diyorlar.
Sonuç olarak, Deftones dinleyin efendiler!