Tuncay Koçal, Sokaklar ve âL sKATEBOARDS

ÂLÂ CRU

2017 yılında kaykayın olimpiyatlara kabul edilmesiyle Türkiye’de de bir federasyon kuruldu, ardından millî takım geldi. 2020 Tokyo Olimpiyatları her ne kadar pandeminin gölgesinde gerçekleşmiş olsa da kaykayın önlenemez yükselişi sürüyor. İstanbul’da 70’ler ve 80’ler civarında birkaç yüz kişinin ilgilendiği bir konumdayken bugün parklarıyla, artan sporcularıyla hiç olmadığı kadar gündemde kaykay sporu. Beş yaşından beri kayan ve şimdilerde millî takım antrenörü olan Tuncay Koçal’ın hikâyesi, İstanbul’da kaykayın tarihçesi demek bir anlamda.

Kaynak: Ayhan Abayhan ‘İstanbul ve Kaykay’ İst Dergi 2023

Millî Takım Antrenörümüz Tuncay Koçal

Türkiye’de Kaykayın Sıçrama Anı

Tuncay, kaykayın olimpiyatlara kabul edilmesinin Türkiye’deki asıl sıçrama anı olduğunu söylüyor: “Yeni yeni başlıyor denebilir. Kaykay Federasyonu kuruldu. O zaman danışmanlığını yaptım ben. Sonra millî takım antrenörlüğü nasip oldu. Bu hareketlilikle birlikte belediyeler de markalar da rahatlamaya başladı. Millî takım sayesinde maaş alan kaykaycılar var. Kariyer yapılabilir hâle geldi kaykay.”

Olimpiyatlarla ilgili gelişmenin global kaykay camiasında başlarda çok da hoş karşılanmadığını öğreniyoruz. Tuncay, kaykaycıların uzun süre kaykayın olimpiyatlara girmesini istemediklerini anlatıyor: “Bu bir sokak sporu, standardize etmeyin düşüncesi vardı. Başka vizyoner kaykaycılarsa pazarın büyümesi gerektiğini, ulaşılamayan ülkeler için bunun iyi olacağını düşünüyorlar ki ben de o şekilde düşünenlerdenim.”

Tuncay’ın özellikle altını çizdiği bir konu da rekabet. Kaykayın diğer spor dallarından tam da bu noktada ayrıldığı görüşünde: “Kaykayda başka hiçbir sporda kolay kolay göremeyeceğiniz ilginç bir rekabet anlayışı var. Birbirine yardım ederek birbirini destekleyerek rekabet. Yapamadığında daha iyi yapabilsin diye diğer kaykaycının yanına gidip ‘bak sen şimdi denedin ama bir dahaki sefere şöyle mi yapsan’ demek, kendinden daha zayıf olana destek vermek, daha iyi kayanı yüceltmek. Tabii ki hırslanmalar oluyor. Ama şu anda ortam çok iyi. İyi ki olimpiyatlara kabul edilmiş diyorum ve şimdi biz de burada bunun elçiliğini yapmaya çalışıyoruz, anlatıyoruz ‘bakın futbol gibi basketbol gibi değil, bilimsel olarak birçok spordan daha güvenli olduğu kanıtlanmış, artık bir standardı var’ diyoruz.”

Kaykayın ilk olimpiyat macerasının pandemi nedeniyle biraz arada “kaynadığı” söylenebilir. 2020 Tokyo Olimpiyatları’nın önce ertelenip sonraki yıl seyircisiz gerçekleşmesi, olimpiyatların çiçeği burnundaki bu spor dalı için talihsiz bir gelişme oldu ama bardağın dolu tarafına bakacak olursak Türkiye’de sırf bu vesileyle kurulan bir federasyon, millî takım ve maaş alan kaykaycılar var. Tuncay anlatıyor: “Olimpiyatlara kabul edildikten sonra sporcu, antrenör, müfredat gerekiyordu. Ben ve arkadaşlarım o zamanki başkanımızla oturduk, müfredatlar, antrenörlük eğitimleri, hakemlik eğitimleri düzenledik. Antrenörler, hakemler hazır olunca şampiyonalar hazırladık. O şampiyonalar vesilesiyle de millî takım kurduk.”


OLDSCHOOL RYHME, ALIŞ BUNA HOME-BOY!
Tuncay Koçal, Mehmet Aydon, Sami Harithi, Serkan Günal, 1996, Taksim Gezi Parkı

Tuncay’a Almanya’dan gelen bir kaykay var ve anlattığına bakılırsa o dönemler kaykay sahibi olmanın yolu gurbetçi akrabadan geçiyor. Bir de yurt dışıyla ilişkisi olan ailelerden. “Bu bağlantı nedeniyle kaykay kültürüne hâkimlerdi. Kaykay dergilerine, videolarına ulaşabiliyorlardı. Amerika’da nasıl bir kaykay ruhu varsa burada da çok güzel yaşanıyordu. İyi müzikler dinlerlerdi. Kimi resim yapar, kimi enstrüman çalar. Renkli bir ortam vardı” diyor. Kaykay pahalı bir spor olsa da o dönemlerde takasla, yardımlaşmayla bir dayanışma ruhunun hâkim olduğunu söylüyor: “Her kesimden insan olurdu, ünlü bir iş adamının oğluyla apartman görevlisinin çocuğu aynı yerde takılırdı.”


Tuncay on Action

Tuncay antrenör olarak şu anda “sokak”tan sorumlu. “Önce park disiplini antrenörüydüm, son 1,5 yıldır street’e de bakıyorum” diyor. Kaykayda iki disiplin var, biri park (çanak) diğeri sokak. Tuncay açıklıyor: “Trabzanların, merdivenlerin yani daha küçük açılı rampaların olduğu parklara sokak stili kaykay parkı diyoruz, bu bir branş. Diğer branşımız ise 3-3,5 metre derinliği olan havuz şeklindeki rampalar. Buna da park disiplini diyoruz.”

Müfredatın nasıl oluştuğunu sorunca 90’lardaki müthiş hikâyelerinden birini anlatıyor:

“90’larda biri yurt dışından dergi ya da kaykay videosu getiriyor demiştim ya hani. Birine bir kaykay videosu getirmişler. O zaman şöyle bir şey oldu. Akşam toplanıyoruz. 20-25 kaykaycı bir evde, tüplü televizyon, VHS-beta kasetler… Hareketlerin nasıl yapıldığını o şekilde görüyoruz. O zamanki dahi arkadaşlarımızla şöyle bir çözüm bulmuştuk. Ekranda video dönüyor. Elimize aydınger kâğıdı alıyoruz, ekrana yapıştır, pause’a bas, ayağını nereye basmış çiz, kaykayı çiz, ön ayağı nerede duruyor, play-pause, bildiğiniz çizgi film yapar gibi elle, tek tek kare kare, plan plan yazardık. Sonra oturup üstünden bayağı analiz yapardık. Merkezkaçı düşünüyorsun, nerede kaldıracağını vs. Yurt dışından gelen biri olurdu, yeni hareket öğrenmiş olurdu mesela. Ondan hemen öğrenip geliştirirdik.”

Kadir aka Skirazz, Kütük fanzin’den

Step by step Tuncay Koçal

Kadir Kiraz ‘Just Go Faster’ Kütük Fanzin^’den

> KADİR KİRAZ STYLE !!

Tuncay, derslerine nasıl başladığını anlatmaya koyuluyor sonra. Kaykaycıların hâlihazırda sahip olduğu ya da kaykaya başlamaya karar verip de cidden azimli olanların sonunda mutlaka sahip olacağı bir meziyet, sabır. “Hayatında bir soruyu 10 bin kere çözdün mü diye başlıyorum. Şaşırıyorlar, niye 10 bin kere çözeyim ki diyorlar. Çünkü kaykay kayacaksan bu olacak diyorum. 10 bin kere aynı problemi çözmeye çalışacaksın, çözdüğün hâlde bile çözmeye devam edeceksin ve bunu büyük bir sabır, büyük bir motivasyon, sevinç ve coşkuyla yapacaksın, yoksa kaykaycı olamazsın diyorum.”

ÂLÂ !!

Tuncay Koçal & Kadir Kiraz

Millî Takım Sporcusu Nasıl Seçiliyor?

“Ülkedeki bütün kaykaycıları hep beraber takip ediyoruz, ne olup bittiğini biliyoruz ama şöyle bir şey olması gerekiyor. Kaykay Federasyonu belli dönemlerde reglamanlar yayınlıyor. Yıllık yarışma takvimimiz var. Kaykaycı kardeşlerimiz il ya da ilçe spor müdürlüklerine gidip çok basit evraklarla bir kaykaycı lisansı çıkarıyorlar sonra da gerekli evraklarla birlikte bu kaykay yarışmalarına başvuruyorlar. Bunlar etap etap oluyor. Buralarda kayarak ve puan toplayarak dereceye girmeye ya da kendilerini göstermeye çalışıyorlar. Kategori kategori ayrılıyor da bunlar. Biz de bunların içinden kariyer yapabilecek, ülkenin projeksiyonuna uygun kısa, orta ve uzun vadeli sporcular alıyoruz. 7-8 yaşlarında sporcu kardeşlerimiz de var, şu anda bayrağı taşıyacak 25- 30 yaşlarında sporcular da var.

Bu şekilde girebiliyorlar şampiyonalarla birlikte. Sonrasında biz onları bir millî takım kampına davet ediyoruz. 10-15 günlük kamplarımız oluyor. Farklı illerde bu kampları ve şampiyonaları yapabilmek istiyoruz aslında ama Türkiye Şampiyonası yapabilmek için ona uygun standartta kaykay parklarının da olması gerekiyor. Biz mesela İstanbul, Ankara, Bursa ve Karaman, yeni kattığımız bir il, bu şekilde gidiyoruz. Son 5 yılda daha çok buralarda yarışma yaptık.

Bu arada kaykayı okul sporları arasına da soktuk. Okul sporları arasına girince ne oluyor? Ortaokul, lise, üniversiteler arasında resmî kaykay şampiyonları yapılabiliyor, okullar kendi takımlarını kurabiliyorlar.”


Tuncay Koçal dostlarla birlikte, X 4’tune Skate-shop, Kadıköy
Herşeyin Belgeseli, 2021
Tuncay Koçal dostlarla birlikte, X 4’tune Skate-shop, Cihangir
Oktyabr skateshop presents BOSSFORUS. Istanbul 2023.

‘Skaterlar ve punklar arasında doğal bir uyum vardı. Her iki altkültür de toplum normlarına başkaldıran, dışlanmış öznelerden oluşuyordu. Zamanla kaykayın yalın ve asi doğası, punk’ın hızlı ve agresif tarzına yansıdı. İki altkültür, anaakımı reddeden bir hareket yaratmak için birleşti. Skaterlar ve punklar, skate punk hareketine Kendin Yap etiğini yerleştirdiler ve bağımsız ruhuyla öne çıkan bir topluluk yarattılar.’ –Killa G.


CİNS X Tuncay Koçal

Beşiktaş Meydan ve Diğer Spot’lar

“Kaykay hareketlerini çalıştığımız yerler var, spot diyoruz onlara.

Beşiktaş Barbaros Meydanı beynelmileldir. Dünyanın neresinden bir kaykaycı gelse kaymak isterse internetten bakar ve Beşiktaş Meydan’a gelir. Kaykay turizminde şöyle bir şey vardır. Kaykay kültürüyle yaşayan bir kaykaycı başka bir ülkeye gittiği zaman önce oranın kaykay spotuna gider ya da bir kaykay mağazasına gider çünkü en güzel bilgiyi onlardan alacağını bilir. İstanbul’da o yer Beşiktaş Meydan’dır.

Bizim mabedimiz gibidir. Haberleşmeye bile gerek yoktur, gittiğinizde orada mutlaka birilerini bulacağınızı bilirsiniz.

Bir akşam telefonum çaldı. Hem İstanbul hem Ankara’da yaşayan bir abimiz var. ‘Beşiktaş Meydan’ın bir projesini gördüm internette gezinirken’ dedi. ‘Bizim meydanı yeniliyorlarmış’ diye devam etti. Dedim e ne güzel. ‘Ama kayılabilir alanların hiçbiri yok. Bizim bu projeye müdahale etmemiz gerekiyor’ dedi. Biz kaykaycıyız, ne yapabiliriz ki, yapar mıyız yapamaz mıyız derken yaparız noktasına geldi iş. Telefonu kapattıktan sonra ben de bir baktım, düşündüm. Tarih yok olacak, bizim için kaykay tarihi yok olacak resmen. Çocuklara anlattık ve bir gecede organize olup Instagram, Twitter falan kaç bin kişi paylaştı o postları bilmiyorum. ‘Meydan elden gidiyor’lar vs. Sonra Ekrem İmamoğlu, ‘Gençler sizi duyuyorum, beraber yapacağız burayı’ gibi bir paylaşım yaptı.

Kaykaycıların sözü dinlenerek yapılıyor ve söylenene göre rol model bir alan olacağa benziyor.

Kalamış Atatürk Parkı, Maçka İnönü Parkı, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nun önü, Bayıldım Yokuşu. Bunlar en çok kullanılan diğer spotlar. Bir de Maltepe Kaykay Parkı var.

Düz kaydık, tamam. Sonra mesela iki basamaklı bir yerden atlamayı öğrendiniz, üç basamaklı bir yer bulmak istiyorsunuz. İşte o zaman başlıyorsunuz sokak aralarında gezmeye, başka mahallelere gitmeye. Yer değiştirmek, farklı yerlerde farklı hareketler deneyerek gelişmek de çok önemli.


Hot Girlz Behind the Boards
âLÂ sKATEBOARDS, Taksim
Beril Acar x Âlâ Skateboards x Les Benjamins

Kaykay tahtasının Türkçede akçaağaç denilen “maple” ağacından yapıldığını ve bu hammaddenin mecbur Kanada’dan geldiğini de öğreniyoruz. “Âlâ’nın tekstilleri burada üretiliyor, tahtayı çözünce, yatırımcı da bulursak, Âlâ’yı bir dünya markası yapma hedefimize umuyorum ulaşacağız.”

%100 Yerli Âlâ Skateboards

“Madem etrafımda kaykaycılar var, sanatçı kaykaycılar var, bir marka kuralım, Türk markası olsun dedim. Âlâ Skateboards’u kaykaycı/sanatçı dostlarımızın da dahil olduğu bir çalışma modeliyle kurduk. Yaklaşık 5 – 6 yıldır markamızla -yerli sanatçılarla özellikle- hem kaykaylar tasarlıyoruz hem eski, kullanılmış kaykayları geri dönüştürüp onlardan yeni aksesuarlar elde ediyoruz.

Âlâ’yı kurduğumuz zaman Türkiye’de fabrika yoktu. Benim niyetim tasarımın Türklere ait olduğu bir marka yaratmaktı. ‘Türkiye’den gelmiş’ hissini yaratan bir şey verebilmek istiyordum. Türk lokumu gibi yani. Mağazaya bir çok ünlü kaykaycı geliyor, sanatçılar geliyor, bir şey hediye etmek istiyorsun, bakın bu da Türk markası diye sunmak istiyorsun. Bir yere gittiğinde oranın yerel bir markasını almak istersin ya, onun gibi. İsminin de tasarımın da bu hissi yaratmasıydı temel amacım.”

Kaykay tahtasının Türkçede akçaağaç denilen “maple” ağacından yapıldığını ve bu hammaddenin mecbur Kanada’dan geldiğini de öğreniyoruz. “Âlâ’nın tekstilleri burada üretiliyor, tahtayı çözünce, yatırımcı da bulursak, Âlâ’yı bir dünya markası yapma hedefimize umuyorum ulaşacağız.”

Ayhan Abayhan ‘İstanbul ve Kaykay’ İst Dergi 2023

ÂLÂ SKATEBOARDS <


XTRA:


Leave a comment