
Unabomber Manifesto
Giriş.
- Sanayi Devrimi ve sonuçları insan soyu için bir felaket oldu. Bu sonuçlar, “gelişmiş” ülkelerde yaşayan bizlerin yaşamdan beklentilerimizi oldukça arttırırken toplumun dengesini bozdu, yaşamı anlamsızlaştırdı, insanları aşağılamalara maruz bıraktı, yaygın psikolojik acılara (Üçüncü Dünya’da fiziksel acılara da) yol açtı ve doğal dünyayı şiddetli zararlara uğrattı. Teknolojik ilerleyişin devamı durumu daha da kötüleştirecek; insanları daha büyük aşağılamalara maruz bırakıp, doğal yaşamda daha fazla zarara sebep olacak; büyük olasılıkla daha fazla sosyal bozulmaya ve psikolojik acılara yol açacak; belki de “gelişmiş” ülkelerde bile fiziksel acıların artmasına neden olacak.
- Endüstriyel-teknolojik sistem devam edebilir veya yıkılabilir. Eğer devam ederse, sonunda psikolojik ve fiziksel acılar daha düşük seviyelere inebilir; ancak uzun ve acı dolu bir alışma döneminden sonra ve insanlarla diğer pek çok yaşayan organizmayı işlenmiş birer ürün ve çark dişlilerine indirgemek pahasına. Üstelik, sistem devam ederse, sonuçları kaçınılmaz olacak. Sistemi, insanların saygınlığını ve bağımsızlığını elinden almayacak bir şekilde yenilemenin veya değiştirmenin bir yolu yok.
- Eğer sistem çökerse, sonuçları yine çok acı verici olacak. Ancak, sistem büyüdükçe çökmesinin sonuçları da daha dehşetli olacağından eğer çökecekse en kısa zamanda çökmesinde fayda var.
- Biz, bu nedenle, endüstriyel sisteme karşı bir devrimi savunuyoruz. Bu devrim, şiddetli veya şiddetsiz olabilir, hemen gerçekleşebilir veya birkaç on yıla yayılarak görece daha aşamalı olabilir. Bunların hiçbirini şimdiden bilemeyiz. Ancak, biz, endüstriyel sistemden nefret edenlerin, bu çeşit bir topluma karşı bir devrimi hazırlamak için atmaları gereken adımların bir taslağını çiziyoruz. Bu, POLİTİK bir devrim olmayacaktır. Amacı ise hükümetleri değil, bugünkü toplumun ekonomik ve teknolojik temelini yıkmak olacaktır.
- Bu makalede, endüstriyel-teknolojik sistemin doğurduğu olumsuz gelişmelerin yalnızca bazılarına değindik. Benzer diğer gelişmeleri yalnızca kısaca açıkladık veya tümüyle göz ardı ettik. Bu, diğer gelişmeleri önemsiz bulduğumuz anlamına gelmez. Ancak pratik nedenlerden dolayı tartışmamızı yalnızca yeterince toplumsal ilgi çekmeyen veya yeni bir şeyler söyleyebileceğimiz alanlarla sınırlamak zorundayız. Örneğin, iyi örgütlenmiş çevreci ve vahşi doğayı savunan hareketler bulunduğundan, oldukça önemli olduğunu düşünmemize rağmen çevre kirliliği veya vahşi doğanın yıkımı hakkında çok az şey yazdık.
Theodore Kaczynski, 19 Eylül 1995
Sanayi Toplumu ve Geleceği – Unabomber Manifesto.pdf
İçindekiler
- Unabomber Manifesto
- Giriş
- Modern Solculuğun Psikolojisi
- Aşağılık Duygusu
- Aşırı Toplumsallaşma
- Güç Süreci
- Yapay Etkinlikler
- Bağımsızlık
- Toplumsal Sorunların Kaynağı
- Çağdaş Toplumda Güç Sürecinin Bozulması
- Bazı İnsanlar Nasıl Uyum Sağlar
- Bilim Adamlarının Motifleri
- Özgürlüğün Doğası
- Tarihin Bazı İlkeleri
- Endüstriyel-Teknolojik Toplum Reforme Edilemez
- Endüstriyel Toplumda Özgürlüğün Kısıtlanması Kaçınılmazdır
- Teknolojinin “Kötü” Tarafları “İyi” Taraflarından Ayrılmaz
- Teknoloji, Özgürlük Özleminden Daha Etkin Bir Sosyal Güçtür
- Daha Basit Toplumsal Sorunların Dahi Çözülemez Olduğu Görüldü
- Devrim Reformdan Daha Kolaydır
- İnsan Davranışının Kontrolü
- İnsan Soyu Dönüm Noktasında
- Gelecek
- Strateji
- Teknolojinin İki Türü
- Solculuk Tehlikesi
- Sonuç
Ultimately stunning in its revelations, Lutz Dammbeck’s THE NET explores the incredibly complex back-story of Ted Kaczynski, the infamous Unabomber. This exquisitely crafted inquiry into the rationale of this mythic figure situates him within a late 20th Century web of technology – a system that he grew to oppose. A marvelously subversive approach to the history of the Internet, this insightful documentary combines speculative travelogue and investigative journalism to trace contrasting counter cultural responses to the cybernetic revolution. For those who resist these intrusive systems of technological control, the Unabomber has come to symbolize an ultimate figure of Refusal. For those that embrace it, as did and do the early champions of media art like Marshall McLuhan, Nam June Paik, and Stewart Brand, the promises of worldwide networking and instantaneous communication outweighed the perils. Dambeck’s conceptual quest links these multiple nodes of cultural and political thought like the Internet itself. Circling through themes of utopianism, anarchism, terrorism, CIA, LSD, MK-ULTRA, Tim Leary, Ken Kesey and the Merry Pranksters, THE NET exposes conspiracies and upheavals, secrets and cover-ups along the way.